Evinizde bulunan bu ısrarcı böceklere onları artık istemediğinizi belli etmeniz gerekir. Aksi halde sizi terkedecek gibi durmuyorlar. Gümüş böceği veya yaygın kullanılan diğer isimleriyle gümüşçün, gümüş balığı böceği, rutubet (nem) böceği ülkemizde yaygın rastlanan ev böceklerindendir. İyi tarafından bakmak gerekirse bu gümüş böcekleri insanları sokmazlar. Bu açıdan kendimizi şanslı görmemiz gerekir. Kötü tarafı bu böcekler aç kalmazlar evde mutlaka kendilerine tüketecek gıdalar bulurlar ve 10 aya kadar bir şey yemeden yaşayabilirler. Bu yüzden onlarla mücadele etmek çok da kolay değil.

Eğer evinizden gümüş böceklerini ilaçlama yaptırmadan doğal yöntemlerle uzaklaştırmak istiyorsanız evdeki gümüş böceğinin neleri sevmediğini bilmeniz gerekir. Aşağıda bu canlıların nefret ettikleri kokuların bir listesini yaptık.

İşte davetsiz misafir: gümüş renkli, 10-12 mm uzunluğunda, karanlığı ve nemi seven, güneşten nefret eden böcek. Yaptıklarımızla ona "Evimizden defol gümüş böceği" diyeceğiz...

Gümüş böceğine bitkisel çözüm

Gümüş böceği neyi sevmez?

• Narenciye kokusu (portakal, mandalina, limon)
• Citronella 
• Karanfil
• Sedir
• Lavanta
• Tarçın
• Salatalık
• Kekik
• Sabun kokusu
• Güneş ışığı

Bitkisel ilaç hazırlama

Sedir yağı ile hazırlayacağınız doğal bir ilaç gümüş böceğini evinizden kaçıracaktır. Bunun için sedir yağını su ile sulandırarak evinizde bulunan çatlak ve yarıklara püskürtün. Bu yağın çok hoş kokusu var. Tabii sadece bizler için. Böcekler sedir kokusunu sevmezler. Eskilerden belki hatırlarsınız insanlar evlerinde sedir ağacından yapılmış sandıklar bulundururlardı, çünkü bu bitkinin kokusu böcekleri uzak tutuyor. Düzenli uygulamanız sayesinde gümüş böceklerine onları evinizde artık istemediğinizi belli edebilirsiniz.

Lavanta yağı bu böceklerin sevmediği bir diğer bitkisel üründür. Eğer bu yağdan hazırladığınız doğal oda spreyini düzenli olarak kullanırsanız bu sevimsiz hayvanları uzak tutmuş olacaksınız.

Limonlu temizlik maddeleri: Evinizi limonlu temizlik maddeleriyle temizleyebilirsiniz. Yerler limon kokarsa böcekler kaçmaya başlayacaklar.

Kekik: Bu otu gümüşçün sevmiyor. Belki de evinizde bu bitkiyi yetiştirebilirsiniz. Böcek sadece evleri sarmaz bazen kitaplıkları d sarıyor. İşte böyle durumlar için kitapların arasına kurutulmuş bitkiler özellikle kekik koymak gerekir.

Gümüş böceği savurucu kesecik yapımı: Lavanta keseciklerini bilirsiniz. Bu tarz kesecikler hazırlayabilirsiniz. İçine neler koyabileceğinizi anlatalım: kurutulmuş lavanta + sedir ağacı kurusu + defne yaprağı + karanfil + çay ağacı yağı.Hazırladığınız bu kesecikleri çekmece ve dolaplarınıza yerleştirebilirsiniz.

Gümüş böceği tuzakları

Bu tarz tuzakları gümüşçünlerin sevdikleri gıdalarla hazırlayabilirsiniz. Bir kavanozun içine böceklerimizin sevdikleri gıdaları yerleştiriyoruz. Kavanozun dışına kağıt sarıp böceklerin kolay tırmanmalarını sağlıyoruz. İçeriğe düşen böcekler tırmanıp çıkamayınca orada kalıyorlar. Emin olmak için kavanozun alt kısımlarına vazelin sürüp daha kaygan hale getirebilirsiniz. Benzer tuzakları farklı araçlar kullanarak da hazırlayabilirsiniz.

Peki gümüş böceği ne sever?

Nişastalı gıdaları tuzaklarda kullanmanız mümkündür.

• Patates
• Yulaf ezmesi
• Un

Öldürücü gümüş böceği yemleri

Gümüş böceği için hangi doğal ilaçlar kullanılır?

• Şeker + kabartma tozu: Şekeri seven böcekler bu yemi yedikleri zaman ölürler.
• Bal: bal kullanarak yapışkan tuzak hazırlanır. Gelen böcekler bala yapışıp ölürler.
• Borik asit (boraks) + patates: patates ve borik asit karışımı bir yem bu böcekleri öldürür.
• Pyrethrum tozu. (pire otu):  100 gram kepek, 10 gram şeker, 200 gram su, 5 gr.am Pyrethrum tozu karıştırılır. Bu yemi yiyen böcekler ölür. 

Çatlakları yarıkları kapatın. Eğer gümüş böceklerinin nerelerden geldiğini tespit ettiyseniz geldikleri yeri kapatmaya çalışın. Gümüş balığı böceği çok inatçı olabiliyor. Bu yüzden her şeyden önce onlara uygun koşulları ortadan kaldırmaya çalışın. Evinizi havalandırın ve güneş ışığı almasını sağlayın. Ortalıkta yemek artıkları bırakmamaya çalışın. Nem bu böcekler için davetiye çıkaran bir unsurdur. Evinizi kuru tutmaya çalışın.

Gümüş böcekleri hakkında ilginç bilgiler

- 300 milyon yıldır değişmeden kalmış olan bir böcektir. Tüm böceklerin atası olmaya adaydır.

- 10 ay aç yaşayabilir.

- 30 dakikalık dans yapıyor. Çiftleşme öncesi bir tür "aşk dansı" yapıyor.

- Gümüş balığı böceği renginden dolayı böyle bir isim almıştır. Ancak nemi de çok sevdiğinden dolayı bu böceğe balık deniyor.

- Çok iştahlı bir hayvandır. Aç kalmaz her şeyi yiyor. Duvar kağıdı, macun, kitap ciltleri, tahıl, un ve diğer karbonhidratları tüketiyor.

- Gümüşçün 1-3 yıl arası yaşıyor. Ancak ortam koşulları uygun olursa 8 yıla kadar yaşayabilir.

Çocukken en az bir kez bitlerle tanışmışızdır. Başında bit olduğundan dolayı çocukluğunda anneleri tarafından saçları kazıtılanlar da aramızda yok değildir. Annelerin en çok korktuğu sorunlardan biri de hiç şüphesiz bitler olmaktadır. Bu yazımızda saç bitleri hakkında anneleri rahatsız eden konulara açıklık getiriyoruz.


 Çocuklarda en çok görülen bit tipi hangisidir? 

İnsanlarda görülen bitler en fazla saç biti, vücut biti ve kasık biti olmak üzere 3 gruba ayrılır. Vücut biti tifus adlı hastalıkğın taşıyıcısı olduğundan dolayı sağlık açısından çok tehlikelidir. Çocuklarda en çok görülen bit türü saç biti olmaktadır.

Saç biti neden olur ve nasıl bulaşır? 

Saç biti saçların dibine yerleşiyor ve orada kan emerek yaşıyor. En fazla kafaların yakın teması sırasında bulaşabilir. Saçlarında bit olan çocukların şapka, havlu, tarak gibi eşyalarından kullanan diğer çocuklara da bitler bulaşabilir.

Bitin belirtileri nelerdir? 

Bitler saçların dibinde yaşar ve gözle görünmezler. Bitlerin saç derisine bıraktığı yumurtalara sirke denir ve bu sirkeyi kulak ve boyun bölümlerinde görmek mümkündür. Çocukta görülen kaşınmalara bağlı olarak saç derilerinde kanamalar ve saç enfeksiyonları oluşabilir. Deri iltihabını takiben boyun bölgesinde lenf düğümlerinde şişmeler oluşur. Çocukta bit olduğunu ilk önce başta görülen güçlü kaşınmalarla anlamak mümkündür. Deri enfeksiyonlarından dolayı kanamalar ve kabuklanmalar oluşur. Yakından muayene sırasında saç diplerinde kepeğe benzer kabuk şeklinde sirkeler görülebilir. Bitleri ise görmek çok zordur.

Bit nasıl tedavi edilir? 

Biti olan çocukların saçları bit öldürücü ilaç içeren şampunlarla yıkanır. Saç normal şampuanla yıkandıktan sonra bit şampuanı ile yeniden yıkanır. Bit şampuanı saçta 10 dakika kaldıktan sonra saçlar ince dişli tarakla taranır. Tarama işlemi sirkelerin dökülmesi içindir. Bu işlem 7-10 gün sonra yine tekrarlanır.

Sirkelerin temizlenmesi için saçları suyla sulandıırlmış sirkeyle yıkamak da yararlıdır. Yatak örtüleri, giysiler çok yüksek ısıda yıkanır. Tarak ve diğer saç eşyalarını ya atın, ya da yüksek ısılı sabunlu suda uzun süre tutun. Oyuncakları ise vakumlu poşetlerde 2-3 hafta kapalı şekilde tutun. Bitlerden kurtulmanın doğal yollarını buradaki yazıda bulabilirsiniz: Bitlerden kurtulmanın doğal yolları

Pireler çok hızlı çoğalabilme özelliğine sahip, gözle görünürlüğü çok az olan bir tür haşeredir. Çok kolay yollarla bulaşıp, diğer kişilere taşınabilen ve insan üzerine hızlı etki gösteren bir türdür ve özellikle yaz aylarında oldukça rahatsızlık vericidir. Genel olarak hareket halinde, bakımı yapılmamış, tüylü hayvanlardan özellikle de kedi ve köpeklerler insanlara bulaşırlar. Sıcak ortamlardan, kazan dairelerinde kolaylıkla bulunup çoğalabilirler. Bu yolla binalardan insanlara, insanlardan da çevredeki diğer kişilere bulaşırlar. İnsanlarda pireleri çeken kan kokusudur ve ayak paçalarından başlayarak yayılırlar.


Belli çevrelerde sürekli olarak tekrarlayan ve salgın haline gelen pire istilası varsa; o bölgedeki kuş, kedi, köpek gibi hayvanların bakımlarının ve kontrollerinin yapılması ve pirelerden arındırılması gerekmektedir. Pire bulaşmış evlerde pireden ilaçlama yoluyla, insanlar ise ecza ürünleri yoluyla pirelerden etkin olarak kurtulabilirler ama bölgede ki pirenin kökeni temizlenmediği sürece pire sorunu tekrar edecektir. İlaçlama sürecinin sonunda evlere ve evin yakın bölgelerine, pire taşıyabilecek hayvanların yakınlaşması engellenmelidir.

Tıbbi yöntemlerle pirelerden kurtulmuş olan kişiler, bu tür hayvanlarla temas etmekte dikkatli ve temkinli davranmalıdırlar. Evlerin yıllık bakımının sürekli ve çok dikkatli yapılması gerekir. Aralarında açıklık olan kapı ve pencerelerde onarılmalıdır. Kireç dökme yöntemiyle pireden kurtulmaya çalışanlar olmuştur mutlaka ancak bu bir çözüm değildir. Pirelerden kesin olarak kurtulmanın yolu etkili şekilde yapılmış olan ilaçlamalardır. İlaçlama sırasında pirenin nereden türediğinin tespiti de önemli bir adımdır.

Yılan sokması yani ısırması sonrasında acaba yılan zehirli mi zehirsiz mi diye tereddüte düşülmemelidir. Her iki durumda da ısırılan kişiye sanki yılan zehirliymiş gibi ilk yardım uygulanması şarttır. Peki böyle bir durumla karşılaşıldığında ne yapılmalıdır?

- Her şeyden önce yaralı mümkün olduğunca hareket ettirilmemeli ve en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.

- Isırılan kişinin sakinleştirilmesi ve rahat ettirilmesi önemlidir.

- Özellikle yılanın ısırdığı bölge hareketsiz bırakılmalıdır.

- Eğer yılan yaralıyı kolundan veya bacağından ısırdıysa ısırığın altına ve üstüne 1-2 parmak genişliği olan sıkan bantların yerleştirilmesi gerekir.


- Eğer yılan yaralıyı elinden ya da ayağından ısırmışsa, bu durumda bilek üstüne tek bir bandaj uygulanması yeterli gelir.

- Isırılan bölgede şişme olup olmadığı kontrol edilmelidir. Bölge şişmişse bandajlar şişmenin bittiği yere, şişmemişse 2-3 cm. uzağa yerleştirilmelidir.

- Yılan tarafından ısırılan bölgeye buz torbası koyulmalıdır. (bölge dondurulmaz yalnızca soğutulur) Ancak buz cilde doğrudan temas ettirilmemelidir. Ayrıca, buz bölgeye sarılmamalıdır.

- Yanlış bir uygulama zehri emmek veya ısırılan bölgeyi keserek açmaktır. Özellikle zehrin emilmesi durumunda ağızda bir yara varsa zehirlenme ortaya çıkabilir.

- Yılan sokan bölgeye merhem sürülmemelidir. Bu bölgenin sabunlu su ile temizlenmesi uygun olacaktır.

- Yaralının yüzük, saat ve diğer takıları varsa çıkarılmalıdır.

Yukarıda yılan sokması durumunda uygulanması gerekenlerden bahsettik. Böyle istenmeyen bir durumla karşılaşmamak için yılan ısırmalarına karşı önlem almak önemlidir.

Yılan ısırmalarından korunma

- Elleri yılanların güneşlenebilecekleri düz kayaların çıkıntılarından uzakta tutmak gerekir.

- Kaya oyuklarına, alt kısımlarına veya kuş yuvalarına eller sokulmamalıdır.

- Ölü yılanlardan uzak durulmalıdır. Çünkü bu yılanlar öldükten sonra bile refleks hareket sonucu ısırmalara sebep olabilirler.

- Yılanların bulundukları bölgelerde kılık kıyafete dikkat edilmelidir. Çıplak ayakla yürünmemelidir. Kalın giysi ve ağır botlar giyilmelidir.

Palmiye böcekleri, hafif kırmızıya yakın bir kahverengi tonunda bir renge sahip, silindirik bir şekildedir. Kendilerine palmiye ağacı üzerinde yaşam alanı bulurlar. Ağaçların özlerinden beslenme ihtiyaçlarını giderirler. Palmiye ağaçlarının üzerinde çiftleşirler ve yumurtalarını ağaç üzerine bırakırlar. Bırakılan yumurta larvaları ilerleyen zamanlarda çatlar ve yavrular dışarı çıkar.

Her bir palmiye böceğinin tek yumurtlama da 150-200 civarında yumurta bıraktığı düşünülürse; yayılma hızlarının ne kadar etkili olduğunu tahmin edebilirsiniz. Bu larvalardan çıkan yavrular, ağaların içlerini kemirmek suretiyle bitirirler. Yavrular büyüdükçe kendilerine üzerinde yaşadıkları palmiye ağacından bir koza yaparlar. Kendilerini bu koza içerisinde güvenle yetiştirirler ve büyürler. Büyüdüklerine uçma özelliğine sahip oluyorlar ve uçarak palmiyeden uzaklaşıp çiftlemeye gidiyorlar. Daha sonra dişi palmiye böcekleri tekrar başka bir palmiyeye yerleşerek; yumurtalarını bırakıyor. Bu döngü bu şekilde devam ettiği için kendi kendilerine palmiyeleri terk etme ihtimalleri yoktur.


Bir palmiye ağacına böcek bulaşıp bulaşmadığını önceden tespit etmenin neredeyse hiçbir yolu yok. Fark edildiklerinde ise çok geç oluyor ve ağaç çoktan hastalanmış hatta ölmüş oluyor. Önlem almak adına palmiye ağaçlarının önceden ilaçlanması gereklidir. Hastalanmış ağaçlar, ölmelerini beklemeden, imha edilmelidir. Beklenmesi durumunda, üreme ve çoğalma devam edecektir. Palmiye böcekleri özellikle Mısır, Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde görülmeye başlanmış ve daha sonra yayılmıştır. Türkiye’de Antalya, Adana, Muğla gibi palmiye yetişmesine uygun olan iklimlere sahip illerde görülür.

Pireler istilalarını çok hızlı gerçekleştirebilen ve oldukça hızlı üreme kapasitesine sahip haşeratlardır. Bir adet pire binlere yumurtayı tek bir hamle ile bırakabilme kapasitesine sahiptir. Doğal olarak siz ilaçlamalar sayesinde pirelerden kurtulabilirsiniz elbette ama yaşayan pireleri yok ettikten sonra geride kalan yumurtalar oldukça uğraştırıcılardır. Pire temizliğine öncelikle hareket halindeki pirelerden arınmadan başlamalısınız. Sonrasında da yumurta temizliğine girişmelisiniz. Yumurta larvalarının yerlerini tespit edebilmek zordur dolayısıyla gözle görülür bir yer aramak yerine detaylıca yapılan bir temizlik kurtarıcı olacaktır.

Ev süpürme işlemini günlük olarak yaparsanız; bu sorundan kurtulabilirsiniz. Çekim gücü sayesinde pireleri, yumurtaları ve yuva kalıntılarını temizleme şansına sahipsiniz. Günü gününe aksatmadan bu işlemi yapmalısınız ve evinizde pire sorunu varsa süpürme işlemi bittikten sonra toz torbasının mutlaka ev dışına atılması gerekmektedir.


Pirelerin ve yumurtalarının saklanmak için tercih ettikleri halılar ve koltuk gibi döşeme kumaşlar sürekli olarak şampuanlar yardımı ile temizlenmelidir. Çıkartılabilir örtüler belirli aralıkla makinede yıkanmalıdır.
Evinizde pirelerin varlığından eminseniz detaylı temizlikte bu detayların hepsini yerine getirmelisiniz. İlaçlama sonrasında yapacağınız detaylı temizliğin tüm maddelerini ardı ardına yapmalısınız ki temizlenen kısımlara, pire kalma olasılığı olan yerlerden tekrar pire bulaşmasın.

Evinizde evcil hayvan bulunuyorsa; pirelerin nereden geldiğini çokta düşünmeye gerek yok aslında. En kısa sürede evcil hayvanınızı bir veterinere götürmelisiniz. Sonrasında temizlik aşamasına geçmelisiniz.

Makas böceği, halk arasında kulağakaçan olarak da bilinen eklembacaklı bir böcek türüdür. Makas böceği eklem bacaklı böceklerin deri kanatlılar takımına mensup olup; hem ot hem de et yiyen bir türdür. Çok hızlı hareket etme kabiliyetine sahip bu böceğin boyutları ise 2 ila 3 cm arasında değişiklik gösterir. Halk arasında ki inanışlara göre bu böcekler kulak içine girme yetisine sahip olarak bilinir. Oysaki bilimsel açıdan makas böceğinin böyle bir yetisi yoktur. Bu böceğe makas böceği denmesinin nedeni de böceğin erkek olanlarında, arka tarafında bulunan makasa benzer kıskaçlardır.

Makas böcekleri nemli ve karanlık ortamlarda varlıklılarını itham ederler. Dolayısıyla insanlarda kulak bölgesine ilgi duymaları kaçınılmazdır ancak hayal edildiği gibi kulağın içinden geçerek beyne ulaşması gibi bir durum söz konusu değildir. Bilinenin aksine aslında zararlı bir böcek türü değildir.


Makas böcekleri, yavrularına bakma özelliğine sahiptir. Çoğu böcek gibi yumurtlama sonrasında yavrularını başıboş bırakmaz. Yaz aylarında her ortam görebileceğiniz makas böceklerini, kış aylarında sıcak, kapalı ortamlarda, bina çatlaklarında, deliklerde hatta evlerin içerisinde bile bulunabilir. Dışarıda ise genellikle ağaç kovuklarında yaşamlarını sürdürürler. Evlerde bulundukları zamanlarda, ev içerisinde ki besin maddelerini de tırtıklamak suretiyle yerler. Makas böcekleri beslenmelerini gerçekleştirmek için en doğru ve güvenilir zamanları kollarlar. Bu tür böcekler için beslenmeye en uygun vakit gece vakitleridir.

Lağım fareleri, bildiğiniz diğer farelere oranla daha vahşi ve boyut olarak büyük farelerdir. Kuyrukları hariç 25 cm’e kadar büyüyebilirler. Genel olarak 200-500 kilo arasındadırlar ancak bu yeme düzenlerine göre farklılık gösterir. Lağım fareleri çoğunlukla su bulunabilen yerlerde yaşamlarını sürdürürler. Bu durum yine de evlerde bulunmayacak anlamına gelmez tabi ki. Apartmanlarda, kömürlüklerde, sığınaklarda lağım faresi ile karşılaşma olasılığınız yüksektir. Bu fareler yiyecek bulabilecekleri her türlü alana girebilirler. Lağım fareleri hem etçil hem de otçul hayvanlardır. Dolayısıyla her türlü şeyi yiyebilme özelliğine sahiptirler. Öyle ki bu fareler, insan organlarıyla da beslenebilirler. Vahşi oldukları için insanlara saldırganlık gösterebilir. Cildin dış yüzünü ısırıp, kemirmeyi başarabilirler.


Dişi fareler tek seferde 10’a kadar yavru doğurabilir. Dolayısıyla hızlı şekilde çoğalabilirler. Hızlı beslenmeleri ve aç kalmamaları sayesinde 2-3 ay kadar kısa sürede yetişkin hale gelen yavrular bu döngüyü devam ettirirler. İşitme, koku alma ve kemirme konusunda çok başarılıdırlar. Hatta kemirgenlik özellikleri ciddi hasarlara neden olabilirler. Genel olarak kemirdikleri şeyler kablolardır ve bu şekilde birçok yangın çıkartabilir, ciddi hasarlara neden olurlar.

Aç kalmaları durumunda ot veya et ayırt etmeden her türlü şeyi yiyebilirler. Açlık konusunda dayanıklı olmadıkları için acıktıklarını hissettiklerinde her şeye saldırabilirler. İnsanların bu derece aç bir lağım faresi konusunda temkinli olmaları gerekir. Lağım farelerinden ilaçlama yoluyla kurtulabilirsiniz.

Ergin boyutlardaki bir pirinç bitinin rengi, kahverengi ve kırmızımsı olarak değişiklik gösterir. Boyları oldukça küçüktür. Ergin olan pirinç bitleri 2-4 mm arasında bir boyuttadır. Pirinç bitlerinin ergin olanları oldukça gelişmiş ve güçlü kanatlara sahiptir. Dolayısıyla uçma yeteneğine sahiptir. Bitlerin bıraktıkları yumurtalar parlak beyaz bir görünümdedir. Larvaları ise hafif sarımsı tonlarda bir renge sahiptir. Genel olarak bu larvalar 2,5 mm boyutlarında bulunurlar. Larvalarından çıkıp ergin hale gelen pirinç bitleri, bir hafta geçtikten sonra çiftleşmeye hazırdır. Çiftleşirler ve yumurta bırakmaya başlarlar.


İlginç olan yanı ise pirinç bitleri yumurtlarını, baş kısımlarındaki hortum sayesinde mısır tanelerinin içinde açtıkları deliğe bırakırlar. Ergin bitler tek seferde 120-300 kadar yumurta bırakırlar. Tarlalarda bulunmaları sorun yaratmaz ama tarlaların hasadından sonra ambarlara girmesi ile pirinç bitlerinin evlerinize olan yolculuğu başlamış olur. Üretici ne kadar dikkat etse de yaşanabilen bu sorunu, pirinçleri evinize soktuğunuzda kapalı kaplara koymadan çözüme kavuşturmanız gereklidir.

Pirinç bitlerinden kurtulmak için marketten aldığınız kapalı paketlerdeki pirinçleri ve açık aldığınız pirinçleri mutlaka havalandırın. Saklarken mutlaka cam kavanozlarda muhafaza edin. Ayrıca sakladığınız cam kavanozların içine pirinçleri koyarken ara ara tuz serpmelisiniz. Aynı zamanda tuz dışında defne yaprağı da rutubet ve böcek önleyici olarak bir alternatif olabilir. Biraz koku vermesi bakımından sıkıntı yaratabilir ama lavanta keseleri de dolaplara yerleştirilebilir.

Tifüs hastalığı, yıllar öncesinde pek çok kişinin hayatını kaybetmesine neden olarak biliniyordu. Günümüzde ise; hala tehlikeleri biliniyor olsa da, tedavisi olup, geçmiş zamanlardaki gibi ölümcül bir hastalık olarak sınıflandırılmamaktadır. Tifüs, bazı bitlerde bulunmakta olan bir virüs mikrobu ile insanlara yayılmaktadır.  Hastalık, solunum ve gözler aracılığı ile de bulaşabiliyor olsa da, en kolay bulaşma yolu deridir. Tifüs mikrobu taşımakta olan bitler, kişinin teni ile temas haline geçer ve insan derisini ısırır. Deride oluşan yaradan da, mikrop insan vücuduna sızar. Dolaşım sisteminin en önemli elemanlarından bir tanesi olan kana kadar ilerleyen tifüs, burada hızla çoğalmaya devam eder ve kişide hastalığın oluşmasına neden olur.

Tifüs Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

- Hastalığın ilk belirtileri olan baş ağrısı, mide bulantısı, iştahsızlık gibi belirtiler pek çok başka hastalığın da belirtileri olduğu için, bu belirtiler ile tifüs hastalığını teşhis etmek genellikle mümkün olmamaktadır.
- Hastanın vücudunda, göğüs etrafında başlayan kırmızı lekeler belirir ve 1-2 gün içerisinde, bu lekeler tüm vücuda yayılır.
- Hasta kişiler, ışığa kadar aşırı duyarlı olurlar. Doğrudan ışığa maruz kaldıkları ortamlarda, hastalığın belirtileri çok daha fazla kendini gösterir.
- Yüksek ateş de hastalığın en önemli belirtilerinden birisidir. Hastalığın ilk zamanlarında kendini göstermeye başlar ve hastalık tam anlamı ile tedavi edilene kadar devam eder.
- Hastalığın ilerleyen dönemlerinde kalp ve böbrekle ilgili sorunlar ile karşılaşılması hastaların yaklaşık olarak yarısında görülmektedir.
- Tifüs hastalığının son evresinde ise; kişinin konuşma işlevi azalır. Bilinç kayıpları meydana gelmeye başlar. Kişi yardım almadan yürüyemez ve yemek yiyemez. Bu aşamadan sonra hastalığın tedavisi de genellikle mümkün olmamaktadır.


Tifüs Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Tifüs, mikroplar ile yayılmakta olan bir hastalık olduğundan dolayı, tedavisi için de mikropları yok etmek gerekmektedir. Bunu sağlayacak olan ise; güçlü antibiyotiklerdir. Alanında uzman bir hekimin uygun gördüğü dozlarda ve aksatmadan kullanılan antibiyotikler hastalığın tedavisini sağlayacaktır. Bunun yanı sıra; kişilerin yedikleri yiyeceklerin ve bulundukları ortamın temizliğine de ekstra dikkat etmek gerekmektedir.

Yılanların, doğal ortamda oldukça fazla sayıda yaşandığı bilinmektedir. Şehir hayatında karşılaşmak pek mümkün olmasa bile çok fazla türü olan ve çok fazla sayıda olan bir sürüngen çeşididir.

Yılanların Özellikleri Nelerdir?
- Yılanlar, her yerde rahatlıkla yaşayabilmektir fakat yaşamak için kutup bölgesini tercih etmezler.
- Yılanların 3-4 metre ileriyi görebildiği söylenmektedir.
- Yılanlar, bilindiğinin aksine sağır değildirler. Yerde oluşabilecek bir sarsıntıyı, çok iyi bir şekilde duyabilirler. Kulak delikleri çok küçük bir şekildedir. Çenelerini yere yaslayarak, yerden gelen sesleri algılarlar. Bu özellikleri sayesinde, karanlık olsa bile yılanlar avlarını çok kolay bulabilmektedir.
- Yılanların bazı türünde zehir bulunmaktadır. İnsanları ya da hayvanları soktuğu zaman öldürebilecek kadar zehir vardır. Ayrıca yılanlarda bulunan zehir yediği besinleri sindirmesine büyük bir yardım sağlamaktadır.

- Yılanlar, çok büyük besinlerini bile yerken nefes almakta zorluk çekmezler.
- Pek çok yılan çeşidi olduğundan,  yılanların boyutları hakkında bir genelleme yapmak mümkün değildir. Çok küçük olan yılan türü de vardır, çok büyük ve uzun olan yılanlarda vardır. Şekilleri için ile yine kesin ve net bir tanımlama yapılmaktadır.
- Ayakları ve bacakları olmayan yılanlar, sürünerek ilerleme sağlamaktadır. Sürünmelerine rağmen oldukça hızlı bir hareket kapasiteleri vardır. Özellikle, beslenmek için avlanırken çok kısa bir süre içerisinde şaşılacak derecede hızlı hareketler yapabilmektedir.
- Yılanların derisi, parlak ve pullu bir deridir. Bunun sebebi olarak da yılanların kemiksiz olması gösterilmektedir.
- Yılanların kuyruk kısmı, vücudunun diğer kısmına göre genellikle daha büyüktür.
- Yılanların uygun koşullarda yaşaması halinde, yaklaşık olarak 20 – 30 yıl arasında yaşadığı bilinmektedir.
- Bazı yılanlar beslenmek için avlanırken, avlarını boğarlar ve bu şekilde beslenirler.

Uyuz böceğinin ısırması ile insanlarda ve hayvanlarda çok büyük bir kaşıntı hissi oluşmaktadır. Uyuz böceği, derinin altına yerleşmekte ve deri altında yaşamaya devam eden bir canlıdır. Bu canlı, sürekli olarak deri altında hareket edebilmekte ve kaşıntılara neden olmaktadır.

Uyuz Böceğinin Özellikleri Nelerdir?

- Uyuz böceklerinin boyu, genel olarak 0,4 mm’dir. Uyuz böcekleri çok minik olduğundan, anca mikroskop ile görülebilmektedir.
- Böceğin vücudunun genel rengi sarıdır.
- Bacakları kısadır. Ayrıca bacaklarının dışı, kıllı bir şekildedir.
- Bu tür böceklerin, 8 adet bacağı vardır.
- Uyuz böcekleri, deri altında girdikten sonra, yumurtaları bırakır ve orada çoğalır.
- Bu böceklerin erkekleri, dişilerine göre daha iri yapıdadırlar.


Uyuz Böceğinin Vücuda Girmesi Nasıl Anlaşılır?

- Uyuz böceği vücuda girdikten sonra, deri altında ilerlediği alanlarda su kabarcıkları oluşur.
- Deri de oluşan kızarıklıklar, kabarıklıklar ve kaşıntılar uyuz böceğinin vücuda girmesinin en önemli belirtileridir.
- Vücutta aşırı derecede kaşıntı olması, deri altına uyuz böceği girmiş olabileceğini göstermektedir.
- Uyuz böceği daha çok, parmak araları, koltukaltı ve dirseklerin iç kısımlarında yerleşmektedir. Bu da o bölgelerde kaşıntı hissi oluşturmaktadır. Uyuz böceği kaşıntıları daha çok geceleri yaşanmaktadır.
Uyuz Böceğinden Kurtulma Yolları Nelerdir?
Uyuz böceği, deri altına girdikten sonra kısa bir süre içinde deride kaşıntılar oluşmaya başlar. Yumurtlamadan sonra ise iki hafta içinde rahatsızlığın diğer belirtileri görülür.  Böyle bir durum ile karşı karşıya kalındığında, hemen bir doktor kontrolünden geçilmesi gereklidir. Doktorun uygulayacağı tedavi ile kısa bir süre de, uyuz böceklerinden kurtulmak mümkündür. Ayrıca, uyuz böcekleri evlerde de yaşayabileceğinden, evlerde böceklerin oluşması halinde hemen bir ilaçlama firması ile görüşerek ev ilaçlatılmalıdır.

Böcekler genel olarak haşerat olarak adlandırılabilirler ama bilinmesi gerekli ki böceklerde hayvan grubundandır. Hatta böcekler tür bakımından en kalabalık olma özelliğine sahip hayvan grubudur. Böcekler 1 milyondan fazla türe sahiptirler. Dünyada bulunmadıkları herhangi bir alan yoktur. Hemen her yerde böcekler vardır. Karşınıza çıkmayabilirler ama oradadırlar. Genel olarak da karada yaşamını itam ettiren hayvanlar olarak bilinirler ama denizin en derin alanları dışında birçok yerde yaşam sürdürebilme özellikleriyle bilinen hayvan çeşididir. Dünya üzerine hayatını sürdüren canlı toplulukları içerisinde en kalabalık grup böceklerdir. Böceklerinde kendi içerisinde tam 32 takımı vardır. Böcekler hayvan kategorisinin %90 kadarını oluştururlar. Tür bakımından en zengin böcek çeşidi cepkenli böceklerdir. Cepkenli böceklerden sonra ise hortumlu böcekgiller ikinci sırada yer alır.


Böceklerin Bilinen Bazı Türleri

• Gümüşçünler
• Kanatlı böcekler
• Taş gümüşçünleri
• Kın kanatlılar
• Günlük sinekler
• Zar kanatlılar
• Sinir kanatlılar
• Kundak böcekleri
• Pireler
• Akrep sinekleri
• Kulağakaçanlar
• Bitler
• Hamam böcekleri
• Cadı çekirgeleri
• Peygamberdeveleri
• Kız böcekleri

Bunların her biri birbirinden farklı böcek familyalarının alt sınıfları içerisinde yer alır. Tümünün yaşam döngüsü şu şekildedir: Üreme (Eş bulma ve çiftleşme), gelişme (Yumurtadan çıkış, 1/2 başkalaşım, tam olan başkalaşım), başkalaşım bitişinden sonraki gelişme (olgunlaşma, yaşlılık evresi). Hayvan kategorisindeki böcek familyalarında ölüm; beynin ölmesi ile değil, hücrelerin çalışma sisteminin durmasıyla ortaya çıkar.

Böcek çeşitliliğinden de anlaşılacağı gibi ısıran ve ısırmayan milyonlar tür vardır. Tabi ki bunların zehirli olanı ve olmayanı da bulunuyor. Hepsine karşı tedbirli olmakta fayda var elbette ama bazılarının renklerin bunu anlamanız da mümkündür. Özellikle parlak ve sert olan türler genel olarak zehirli türdeki böceklerdir. Ancak unutmayınız ki en basit böcek türü olan sinekler bile bazen zehirli olabilme özelliğine sahip olur. En iyisi hepsine karşı ön yargılı ve tedbirli olmaktır.

Böcek ısırığına maruz kaldığınızda hafif kızarma ve kaşıntılar yaşamanız olasıdır. En basit sinek ısırığında bile yaşanılan bir durumdur bu. Ancak bazı ciddi reaksiyonlara neden olabilen böcek türleri de bulunur.



Böcek ısırığının zehirli olup olmadığını anlamak için bazı etkiler şunlardır:

• Tüm vücutta görülebilecek şişlik, kızarıklık ve kaşıntı
• Nefes alıp vermede güçlük çekme, nefes darlığı hissi
• Gözlerinizin altında şişlik hissi ve hatta oluşmuş, torba biçimindeki şişlikler
• Mide de veya tüm alt batında ağrı, sancı hissi
• Böcek sokması ya da ısırmasından sonra ateş, enfeksiyonel bir durum söz konusu ise vakit kaybetmeden doktora görünmelisiniz.

Bunların dışında böceklerin türlerine göre daha ciddi rahatsızlıklar yaşamanız da mümkün. Örneğin zehirli bir akrep türü olan, siyah dul örümceğinin sokmasını ciddiye almalısınız. Bu böceğin midesinde kırmızı bir nokta bulunur ve üzerinde bir keman desenine sahiptir. Isırıldıktan sonra sizi ısıran hayvanı gözlemle şansınız olursa mutlaka incelemelisiniz. Çünkü bu bilgiler hastanede de sizlere yardımcı olacaktır. Bunun dışında en basit böcek türünden sivrisinekler bile ciddi bir rahatsızlık olan sıtma bulaşmasına neden olabilirler. Ayrıca atlanmaması gereken bir diğer zehirli türde kenelerdir. Son zamanlarda adını çok sık duymuş olduğunuz kenelerin sokması durumunda cildinizde muhtemelen çan biçiminde ve iç içe halkalar halinde tahrişler oluşur.

Elinizdeki çikolatayı dillemeye çalışan yaramaz bir köpeğin o şirin bakışlarına dayanamayıp bir parça çikolata verirken yakalanırsanız, hemen yanınızda biten arkadaşınızın; ''Sakın vermee!'' yakarışını kolayca işitebilirsiniz. Doğru da söylüyor, sakın vermeyin!

Peki neden?

Teobromin; Çikolata, kakaosundan dolayı, içerisinde teobromin adında bir alkoloit bulundurur. En bilindik marifeti beyinde endorfin, yani mutluluk hormonu salgılanmasını sağlamaktır. Fakat kediler ve köpekler Teobromini insanlar gibi hızlıca sindiremezler. Teobromin köpek için; hücre içindeki kalsiyum yoğunluğu yükselterek, kalp ve iskelet kasının kasılabilirliğini artırır.


İnsanlarda mutluluk, köpeklerde zehirlenme vakalarına sebep olan teobrominin, köpekler üzerindeki etkileri şöyledir;

Kusma, Kas seğirmesi, Hiperaktif hareketler, Su kaybı, Nöbet ve Kalp atışlarının hızlanması. Bu etkilerin bir kısmı da köpek için oldukça ölümcül olabiliyor.

Bir parçadan bir şey olmaz demeyin. Köpekler çikolatayı ve şekeri çok seviyorlar. Bu tarz köpek zehirlenmelerinin en sık yaşandığı zamanlar, Ramazan ve Kurban bayramları oluyor. Bayram zamanları dikkatli olunuz efendim.

• Temizliğe özen göstermeniz gerekecek. Sık sık detaylı temizlik yapmanız gerekiyor ki böceklerin geliş yollarını engelleyebilesiniz. Temizlik sayesinde lavabo ve tuvalet giderleri temizlenir böceklerin gelmesi de engellenir. Ayrıca ev içerisinde kırıntılar bulunmaması da önemli bir önlemdir.
• Çöplerinizi açık bırakmamalısınız. Böcekler koku alabilen türlerdir. Yiyeceklerin kokunu anlayarak çöplerinizden evinize ulaşabilir.
• Cam, kapı gibi açılır alanlara tel taktırarak önlem alabilirsiniz.
• Binada duvar çatlakları, yarıklar böceklerin geleceği yollardan bir diğeridir. Bu yarıkların onarımını yaptırmanız gerekiyor.

Böcek kovucu cihazlardan kullanmayı düşünürseniz; mutlaka marka araştırmalarını yapmalısınız. Maalesef bazı markalar asla işe yaramıyorlar. Bunun öğrenmenin tek yolu denemek ve denemeden önce kullanıcı yorumlarından faydalanmak olacak.

Un böcekleri evlerde sık görülen böcek türlerinden biridir. Un ve un ile üretilmiş ürünler ile evlere kadar taşınabilmektedir. Hijyenik olmayan yerlerde üretilmiş olan yiyecekler ile eve gelen un böcekleri, eve yerleşerek üreyebilmektedir. Daha çok, üretim alanlarında görülen bu böcekler ile hemen mücadele edilmelidir.

Un Böceğinin Özellikleri Nelerdir?

- Un böcekleri, tahıl ve tahıl grubu ile beslenen bir böcektir.
- Un böceğinin üstü, sert bir katman halindedir.
- Un böceğinin larvası, un kurdudur.
- Un ile beslenmeyi seven bu böcek türüdür. Sıcak ortam, bu böceklerin yaşaması ve üremesi için oldukça idealdir. Bu yüzden, insanların bulunduğu yerlerde oldukça fazla yaşamaktadırlar.

Un Böceğinin Zararları Nelerdir?

- Un böcekleri, tahıl ve tahıl grubu ile beslendiğinden yaşamak için tercih edecekleri yerler de daha çok ekmek fırınları ve pastane gibi yerlerdir. Bu tür işletmelerde eğer hemen tedbir alınmaz ise böcekler ile gıdaya bulaşacak pek çok mikrop, insan sağlığı ciddi şekilde tehdit altında kalabilir. Bu yüzden çok hassas davranmalıdır.
- Un böceklerinin evlere taşınması halinde, evlerde mikrop taşıyabilmekte ve insanlara bu şekilde de zarar verilmektedir.



Un Böceği Nasıl Yok Edilir?

Un böceği ile mücadele etmek için, hiç vakit kaybetmemek gereklidir. Hem kendi sağlığınız hem de diğer insanların sağlığı için duyarlı davranmalı böyle bir durum ile karşı karşıya kalındığında hemen yok etme girişiminde bulunulmalıdır.
Böceklerin yok edilmesi için kurulmuş olan ilaçlama firmaları, böyle sıkıntılı bir durumda sizin için bir kurtarıcı olacaktır. En dip köşeleri bile ilaçlayarak, tam bir temizliğin yapılması bu böcek türünün yok edilmesi için oldukça önemlidir. Çünkü tam olarak böcekler yok edilmez ise; bir süre sonra çoğalacaklardır.

Uçan karıncalar, eğer tedbir alınmaz ise; çok hızlı çoğalabilen karınca türüdür. Karıncaların yaklaşık olarak 20.000 kadar türü bulunur. Kanatlı karıncalar özellikle, yaz aylarında ve sıcak havalarda görülürler, normal karıncalara göre daha güçlü olan türlerdir. Bu yüzden uçan karıncaların yok edilmesi için uygulanan yöntemler daha farklı olmalıdır.

Uçan (Kanatlı) Karıncaların Özellikleri Nelerdir?

- Eklem bacaklı türünden olan bu karıncalarda, normal karıncalardan farklı olarak zar şeklinde bir kanat bulunmakta ve bu kanat karıncanın uçmasına yardımcı olmaktadır.
- Uçan karıncaların başları oldukça serttir.
- Karıncaların ağzında bulunan kıskaçlar kesicidir ve bu sayede ağız yapısı çok güçlüdür. Uçan karıncalar bu kıskaçları sayesinde, bitkilerden parçalar keser ve beslenmesini bu şekilde sağlar.
- Uçan karıncaların boyları genellikle 1 mm ile 3 mm arasında değişiklik göstermektedir.
- Uçan karıncalar çoğunlukla kahverengi renk tonlarındadır.

Uçan Karıncaların Zararları Nelerdir?

- Uçan karıncalar, beslenmek için bitki yapraklarını kopardıklarından, bitkiler üzerinde oldukça olumsuz etkiler oluşturmaktadırlar.
- Kanatlı karıncalar daha çok akşamları ortaya çıktığından, ışık olan bölgelerde yaşarlar. Bu da orada bulunan insanlar açısından oldukça rahatsızlık veren bir durumdur.


Uçan Karıncaları Yok Etmek İçin Ne Yapmak Gerekir?

Uçan karıncalar ile mücadele etmek, normal karıncalar kadar kolay değildir. Normal karıncaları yok etmek için üretilmiş olan ilaçlar, uçan karıncaların bünyesini ilaçlara karşı daha dayanıklı olmaktadır. Bu nedenle, kullanılan sıradan karınca ilaçları ile uçan karıncalardan kurtulmak mümkün değildir. Uçan karıncalardan kurtulmak için, profesyonel çalışan bir böcek ilaçlama firması ile görüşerek, böcek ilaçlaması yaptırabilirsiniz. Uçan karıncalar için ilaçlama yapacak olan firmanın tecrübeli ve güvenilir olması, karıncalardan kurtulmanızı kolaylaştıracak olan en önemli etkendir.


Kanatlı karıncalarla doğal mücadele

Karıncalar dünyada dün ortaya çıkmadılar ve onlara karşı mücadele yüzyıllar boyunca devam etti. Zamanla bu böceklere karşı bazı doğal mücadele önlemleri geliştirildi. Kanatlı karıncalar karşı doğal ilaçlar alınan etkili kovucular ile birlikte kullanılmalıdır:

- Boraks ya da borik asit
- sirke
- taze maya
- mısır unu

Karıncalar için yem

- Mısır unu biraz su ile karıştırılır ve hamur haline getirilir.
- Sonra borik asit veya boraks, yanı sıra bal, şeker veya reçel eklenir

Yemden küçük parçalar koparılıp karınca yuvalarına yakın yerleştirilir.

Genel olarak evlerde ve nemli alanlarda yaşamayı tercih eden toz böcekleri, genellikle kendini hemen göstermez, çok dikkatli bakıldığı zaman fark edilebilir.

Toz Böceklerinin Özellikleri Nelerdir?

- Toz böcekleri, örümcek familyasına ait olan böcek türlerindendir.
- Yetişkin toz böceklerinin büyüklükleri, yaklaşık olarak 0,2 mm ile 0,5 mm arasında değişiklik göstermektedir. Bu yüzden çıplak göz ile görülmesi oldukça zordur.
- Toz böceklerinin 8 adet bacağı vardır. Bu bacakların rengi, genellikle sarı ve kahverengi renk tonlarındadır.
- Vücut yapıları yumuşaktır ve genel olarak, vücut renklerinin beyaz ve krem renklerde olduğu bilinmektedir.
- Toz böcekleri, rutubetin çok olduğu evlerde daha sıkı görülmektedir.
- Böcekler toz kadar küçük olduğundan, halk arasında toz böcekleri olarak bilinmektedir.
- Toz böcekleri ortalama olarak 1 – 2 ay arasında yaşamaktadırlar.
Bu böcekler, bazı insanlar üzerinde alerjik reaksiyonlara neden olmaktadır.  Toz böcekleri, insan vücuduna yerleşerek de beslenebilmektedir. Özellikle kepekli saç derisinde, kepekten beslenerek yaşadığı sıklıkla görünmektedir. İnsanlar hiç farkında olmadan, saç derilerinde yaşamlarını sürmektedirler.


Toz Böcekleri En Sık Nerelerde Görülmektedir?

- Toz böcekleri, rutubetli yerde yaşamayı sevdiklerinden, genellikle evlerin zemin katlarında görülmektedirler.
- Ayrıca, ev içerisinde en çok bulundukları yerler; yataklar, mobilyalar ve halılardır.
- Küfün oluştuğu yerlerde de, toz böcekleri görülebilmektedir.
Daha çok, kış aylarında yaşayan bu böceklerden korunmak için ilk olarak nemsiz bir ortam oluşturarak, ortamın nem dengesini ayarlayın. Toz böceklerini temizlemek için su yeterli değildir. Böcek ilaçlama firmaları ile görüşün ve en etkili ilacı kullanarak toz böceklerinden kurtulun.  Tarım da ise; toz böcekleri, bitkiler üzerinde yaşayan zararlıları yok etmektedir.  Toz böceklerinin yaşayacağı alanlardan biri de saksı çiçeklerinin toprağıdır. Toprakta bulunan böcekler, kısa bir zaman içerisinde bütün eve yayılabilmektedir.

İşçilerin sağlıklı bir ortamda çalışabilmeleri ve temiz bir üretim yapabilmeleri için fabrikalarda düzenli bir şekilde ilaçlama yapılmalıdır. Fabrika ortamları bakteri ve haşerelerin kolayca üreyebileceği ve yaşamalarına olanak sağlayacağı bir ortam sunar. Haşerelerin üremesi ortamın sıcaklığı ve ortamdaki besin kaynağına göre değişiklik gösterir. Haşereler çok hızlı üreyebilen canlılar olduğu için ilaçlamanın düzenli bir şekilde yapılması gerekmektedir.

İlaçlama, alanında uzman kişilerce; fabrikanın aktif olma süresine göre, uygun ilaç türü ile yapılmalıdır. 24 saat aktif olarak faaliyet gösteren fabrikalarda, kokusuz, çalışanların etkilenmeyeceği ilaç türü tercih edilmelidir. Dışarıdan, içeriye kolaylıkla girebilecek fare gibi haşereler için, fabrika dışının da ilaçlanması gerekmektedir.


Özellikle, gıda sektöründe üretim yapan bir fabrikanın ilaçlanmaması, halkın da sağlığını tehlikeye atabileceği gibi fabrika da kendi adını zedelemiş olur. İlaçlama ile hedeflenen durum çalışana sağlıklı bir iş ortamı hazırlamak, hizmet sunulan kitleye de sağlıklı, temiz ve kaliteli üretim sağlamaktır. Ayrıca haşereler etrafa verdikleri zararla, üreticiyi maddi kayba uğratır, ilaçlama ile bu zarar engellenmiş olur.

Fabrikalar, daha geniş ve ağır makineler bulunduran yapılar olduğu için ilaçlama işlevi daha zahmetlidir. Fabrikada hangi haşerenin yoğunlukta olduğu, fabrikanın aktiflik süresi göz önünde bulundurularak, hangi tip ilaçlama yapılacağı uzman kişiler tarafından belirlenmelidir.

İlaçlama yaptırılmaya karar verildi ise; bu konuda hangi firmayla çalışılacağı, gerekli sertifikalarının bulunup bulunmadığı iyice araştırılmalıdır. Bu hususta yapılacak bir hata insan sağlığını tehlikeye atar. Kullanılan ilaçlar ise Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı olmalıdır.

Fabrikalar büyük yapılar olduğu için, ilaçlama maliyeti daha fazladır. Haşere yoğunluğu ve türüne göre kullanılan ilaçlar da maliyeti etkiler.

Yaz veya kış mevsiminde karşılaşacağımız sinek ve böcek ısırmalarının etkilerini önlemek için kullandığımız ilaçların yerine doğal ilaçları tercih etmemiz gerekmektedir. Piyasadaki tipik böcek ilaçları içerdikleri zararlı maddeler nedeniyle güvenli değildir. Bu ilaçların yerine alternatif,doğal ürünler en iyi çözümdür.

Kil, lavanta yağı, karbonat, sinirotu ve tütün içeren karışımlar haşerelere karşı savaşta faydalı olmaktadır. Arı sokması ve sivrisinek ısırması durumunda karbonat ve su karışımı haşerenin zehrini nötralize ederken ardından lavanta yağı da ısırılan bölgenin ağrı ve acısını dindirmeye yardımcıdır.


Ayrıca aloe vera bitkisi cildi yatıştırma özelliğine sahip kuvvetli bir içeriğe sahiptir. Cildi nemlendirirken aynı zamanda tahriş olmasını da engellemektedir. Limon otu yağı da tahriş olan bölgeye sürüldüğünde antibakteriyel içeriği sayesinde kaşıntıyı engellemektedir.

İçerisinde bulunan kafur ve timol maddeleri ile fesleğen bitkisi kaşıntının hafifletilmesinde oldukça etkilidir. Taze bitkiyi ısırığın üzerine sürebileceğiniz gibi esansiyel yağını da sürerek kullanabilirsiniz.